John, babası tarafından erken yaşta yetim kaldı. Annesi ise Allah aşığı ve takva sahibi bir insandı. Böylece küçük oğluna Kutsal Kitapların öğretisini aşılamaya başladı. Yahya bilgeydi, saftı, öğrenmeyi seviyordu, iyi ahlaka sahipti ve öyle güzel bir sese sahipti ki, dinleyicileri ona melek anlamına gelen (Angelo Faunus) adını verdiler. lütuf.
O dönemde padişahlar, komutaları altındaki şehirlerde zeki, akıllı, bakımlı erkek çocukları ararlar, bulduklarında onları saltanat dairelerine yerleştirirlerdi. O sırada bu mutlu adam John'u yakalayıp müzik endüstrisinde ustalaşması için kralın eğitim ofisine getirdiler. Kısa bir süre sonra keskin zekası ve sağlam kalbi sayesinde tüm yaşıtlarını geride bıraktı ve geride bıraktı. Kral onu çok seviyordu ve onu varlıklı ve varlıklı bir kadınla evlendirmek istiyordu.
Bir süre sonra kutsanmış Yuhanna, kralın kendisine olan sevgisi ve melodik ve zarif ezgileri nedeniyle tüm büyük adamların ve yöneticilerin kendisine büyük saygı gösterdiğini fark etti. Buna üzüldü ve dünyevi şeref uğruna kendisini göksel ihtişamdan ve sonsuz sevinçten mahrum bırakmaktan korkuyor ve üzülüyor.
Bu yüzden görevlerinden kurtulup dünyayı terk etme fırsatını arıyordu. O günlerde Kutsal Dağ'daki manastırların reisi bir ihtiyacı karşılamak için krala geldi. Başpiskopos Yahya, melek yürüyüşünün güzelliğini gördüğünde ve anladığında, tüm görkemden, kraliyet onurundan ve dünyevi hayal gücünden vazgeçerek Kutsal Dağ'a gitmeye hevesliydi. Bunun üzerine o ipek elbiseleri ve elbiseleri çıkarıp yünden yapılmış eski püskü, iğrenç elbiseler giymeye başladı ve eline uygun bir sopa alıp Kutsal Dağ'a doğru yola çıktı.
فلما وصل إلى باب أحد الأديار سأله البوّاب: “من أين أنت وماذا تبغي وما هي صنعتك؟ “. فأجابه: “أودّ أن أصير راهباً وقد كنت قبلاً راعياً “.فأعلم البوّاب الرّئيس بذلك ففرح فرحاً عظيماً لأنّهم كانوا بحاجة لرجل نظيره. فجرّبوه مدّة من الزّمان ثم ألبسوه ملابس الرّهبان وأرسلوه إلى البريّة ليرعى أغنلم الدّير. فأطاع بفرح عظيم لإيثاره الهدوء والسّكوت. وكان يقوم بمهمّته هذه بغير كسل ولا توانٍ، مصلّياً للرّبّ بحرارة وبلا انقطاع.
Kral ise kaybından dolayı büyük bir üzüntü ve üzüntüye kapıldı. Bu yüzden isteğini her kasaba ve şehre, manastırlara, çayırlara ve çorak arazilere göndererek ricada bulundu. Bunun üzerine haberciler Athos Dağı'na varıp her yeri detaylı bir araştırmayla aradılar ama eski püskü kıyafetler giydiği için kimse onu tanıyamadı.
Bir gün, geniş ve ıssız bir yerde koyun güdüyordu. Oraya buraya baktı ama kimseyi bulamadı ve büyük bir saygıyla ayrıntılı bir ilahi okumaya başladı. O yerin yakınında bir keşişin yaşadığı bir mağara vardı. O enfes, çok tatlı sesi duyunca şaşkınlıkla hayrete düştü ve mağaradan çıkıp harika, mucizevi bir manzarayla karşılaştı. Çobanın şarkı söylediğini ve hayvanların sanki onun meleksi lütfuyla mest olmuş gibi otlamadan dik durduğunu gördü. Bunu görünce hemen manastıra gitti ve olanları başrahibine anlattı. Hemen Yahya'yı gönderip yanına getirdi ve ona şöyle dedi:
– أقسم عليك بالله أن تقول لي الحقّ، أما أنت يوحنّا الكوكوزاليس المطلوب من قِبَلِ الملك؟.
– فخرّ يوحنّا على الأرض ساجداً أمام الرّئيس ملتمساً منه المسامحة والغفران بدموع غزيرة قائلاً: “أنا هو الخاطئ عبد قدسك. أنا هو الحقير الغير المستحق. فأتضرّع إليك وأسألك أن تدعني في هذه الخدمة الحقيرة التي كلّفتني بها منذ الابتداء كي لا يعلم الملك أنّي هنا فيأخذني قسراً من هذا الميناء الخلاصي.
– لا يهمّك الأمر يا ولدي بل تمّم عمل الطّاعة، وامكث عندنا ههنا في قلاية أعطيك إيّاها في الدير. وأنا أنطلق إلى الملك وأسأله أن يعفو ويصفح عنك وعنّا.
وبعد أيّام قلائل قصد الرّئيس الملك وخرّ جاثياً عند أقدامه قائلاً له: “أتضرّع إليك وأسأل عزّ سلطانك يا سيّدي أن تهبني واحداً من النّاس لخلاص نفسه وتعفو عنه.” فسأله الملك عن اسم المطلوب. فقال له الرئيس: ” إذ لم تهبني من لدنك حلماً وإشفاقاً واعداً إياي بصكّ مكتوب لا أجسر أن أبوح بإسمه “. حينئذ أمر الملك الكاتب فكتب له ما أراد وختم الملك وعده بيده. فقص له الرئيس عندئذ قضيّة الرّاهب يوحنّا الكوكوزاليس بالتّفصيل. فلمّا سمع منه الملك بكى بكاء شديداً واشتمله الفرح والحزن معاً. أمّا الفرح فلأنّ يوحنّا توشّح بالزي الملائكي بورع ونبذ كلّ لذّة ألميّة جسديّة. وأمّا الحزن فلإعطائه الرّئيس ذلك الصّك المدوّن بخط يده بحيث لم يعد بإمكانه استرجاع يوحنّا. فسكّن الرّئيس غيظ الملك وباركه ودعا له بطول العمر ثم رجع عائداً إلى ديره وأخبر الإخوة بما كان.
Böylece Yahya, gökteki kralın hizmetkarı ve tapıcısı olarak dünyevi kraldan korkmadan kaldı. Kilisede şarkı söyler, manevi ilahiler ve ilahiler yazardı. Aşırı dindarlığından dolayı, manastırın dışında bir kilise ve ana manastır kilisesine şarkı söylemek için geldiği pazar günleri dışında hafta boyunca sessiz kalacağı bir hücre inşa etti. Leydimiz ona iki kez göründü; ilkinde onu ilahi söylemede aktif olmaya teşvik etti ve ikincisinde ise bacağındaki bir hastalığın iyileştiğini bildirdi.
John'un kalbi alçakgönüllü, nazik ve hoşgörülüydü. Ölümünden önce manastırındaki kardeşlerini çağırıp onlar için dua etti, onlardan da kendisi için dua etmelerini ve ölümünden sonra kendisini kendi yaptırdığı Başmelek Kilisesi'ne gömmelerini istedi.
“كلّ راهب يقوم بعمله بتواضع ونكران ذات يؤهله الرب لتكون أواخره مقدّسة وسلاميّة”
(Optinolu Peder Iosif)